İMECE Nedir? Neden Vardır?


Daha önceden de aklımıza yatmıyor, gönlümüz razı olmuyordu yaşadığımız, var ettiğimiz yerlerin bizden habersiz üç-beş paraya satılmasına. Ama yan yana duramadıkça da sesimiz pek bir cılız çıkıyordu. Tam da bu gerekçeyle 2006 yılında farklı meslek gruplarından insanlar, mahalleliler, çalışanlar, akademisyenler, öğrenciler, işsizler… “Şehirci Sensin” diyerek bir araya geldik, gelmeye devam ediyoruz.
İMECE -Toplumun Şehircilik Hareketi olarak sadece İstanbul’da değil İzmir’de, Ankara’da ve gücümüzün yettiği her yerde, insanı, emeği, doğayı, tarihi hiçe sayan rant amaçlı her tür saldırının karşısında durmaya çabaladık. Gerektiğinde bir ateş yaktık, gerektiğinde ateşi büyütmek için çalıştık. Şehirciliği mahallede, sokakta, eylemde, yolda öğrendik. Bilimi yaşamın içinde dayanışmanın hizmetine sunduk. Kentlerin yaşayanların gereksinimlerine göre, yaşayanlarla birlikte şekillendirilmesi gerektiğini hep hatırımızda tuttuk. Çünkü bugün kentlerden atılmaya çalışılan, zenginlerin işlerini görürken yoksul ve yoksun bırakılan insanların başlarına yıkılan sadece birkaç tuğla parçası değildi. Evler, sokaklar, ormanlar, tarih, sağlık... hepsi aynı zihniyetin ellerinde, parça parça “dönüştürülüyor”du.
İMECE, mevcut tüm siyasi, mesleki ve sivil örgütlenmelerden bağımsız yapısıyla yaşam alanlarımıza yönelik saldırılara karşı mücadeleyi büyütmeye, var olanları ortaklaştırmaya çabalamaya devam ediyor. Mücadele sürdükçe, insanca yaşama hakkımızı savunmak için, başka bir hayatı umut etmek, hatta bugünden kurmak için bilimden, doğadan, toplumdan, dayanışmadan yana birarada durmak gerektiğini daha iyi anlıyoruz.
İMECE farklı özgül koşulları es geçmeden, bu özgüllükleri ortak zemine taşıyan, birlikte düşünmeyi dürtükleyebilen, sadece düşünce üretiminde kalmayıp, elini taşın altına sokmaya gayret gösteren bir hareket. Herkesin özgürce fikrini söyleyebildiği, kararların hep birlikte tartışılıp alındığı, alt-üst ilişkilerinden tamamen uzak bir hareket.  Toplumla yan yana, gündelik hayatı anlamaya ve onu değiştirmeye çabalayan, kentlerimizin sermayenin zihniyetinde şekillendirildiği bugünde yaşam alanlarımızı savunmaya ve yeniden üretmeye gayret gösteren, umutlu bir hareket.
Kent merkezlerinden, barınma, çalışma, sağlık, eğitim… haklarından, kamusal hizmetlerden ve alanlardan sürüldüğümüz günümüzde; mevcut sistem karşısında yalnızca savunmacı değil, kurucu ve kapsayıcı bir alternatifi inşa etmek oldukça bugün hayati bir durum.
Sen de kentine ve kendine yönelik saldırılara sürekli “artık yeter” diyorsan,
Buluşalım...